Gri-bulanık bir Mühürdar akşamüstüydü, rahmetli babam, Dr. Neşet Adnan “hadi bakalım küçük bey, saati geldi, vatandaşlık görevi bizi bekliyor” dedi. Günlerden 10 Ekim 1965’miş. Çıktık, babamın öğle saatlerinde oy kullandığı ilkokula gittik, sandıklar yeni açılmıştı, vatandaş toplanmış, her bir oyu dikkatle inceleyerek sayıyordu.
10 yaşındaydım. Ülkemin siyasetine ilişkin ilk sisli anım 27 Mayıs 1960 sabahında radyoda çalınan marşlar, annemin gözyaşları ve büyüklere sokağa çıkma yasağı olduğu için Süheyla ablamla gittiğim fırının önünde biz çocukları oyalamaya çalışan tankçı askerlerdi.
Bir de “Yassıada saati” vardı… Radyodan canlı yayın… Başladığında çocuklar gür&u