İki farklı ama, sonucu itibariyle “Türkiye’nin bekası” açısından önemli, aynı rotada birleşen siyasi davranışla karşı karşıyayız... Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onu, hiç bir krizde yalnız bırakmayan yakın siyasi kadrosu (burada tek tek isim de yazarım ama siyasetin o labirentinde tartışma açmak istemiyorum, her krizde ortada pek görünmeyenleri de ayrı bir defterde tuttuğumu belirteyim) “direniş/ taviz vermeden kararlı yürüme” stratejisi ile emperyalist saldırıları püskürtme becerisini gösteriyorlar...
MHP lideri Devlet Bahçeli ve yüksek disipline sahip partisinin kamuoyunda fazla dillendirilmeyen, aksine, siyaseti “dış güdümlü” yürütmeye çalışan çevrelerden ağır eleştiri de alan önemli bir özellikleri var: Emperyalizmin oyununu bozuyorlar!..
“Sinerji” günümüzün tılsımlı kelimelerinden biri... İki farklı gücün kendiliğinden ortaklaşmasından doğan üst bir gücü tarif ediyor... AK Parti ile MHP’nin, FETÖ/PKK/DAEŞ terör örgütleriyle yürütülen mücadele ve ülkeye dönük (15 Temmuz’la sembolleşen) emperyalist saldırıya “kendiliğinden kurulan ortaklıkla” karşı durması siyaset tarihimiz açısından önemli bir dönüm noktasını oluşturuyor...