Aslında, Soğuk Savaş yıllarında işler kolaydı... Amerika Birleşik Devletleri, “kuruludüzenin” içinden yetişmiş bir başkan seçerdi, Türkiye’nin başında da “komünizmlemücadelede güvenilir” bulunan, o yılların “vesayet rejimi” çerçevesinde bir isim bulunurdu, görüşmeler de yaşanıp geçerdi...
Bu işler, biraz Rum-Yunan ve Ermeni lobilerinin zorlamaları, azıcık “İsrail-Yahudi lobisidengeleri” ve Türkiye’ye hep iştahla bakan “savunma sanayi lobilerinin” manevraları ile tuzlanıp biberlenirdi...
Beyazsaray, ilk kez, kendi ülkelerinin “kurulu düzenine rağmen” iktidarlarını güçlendirmeye çalışan iki liderin buluşmasına sahne oldu, yaşanılanlar, ev sahibi Trump’ın misafiri Erdoğan’a göre çok zorlu süreçten geçtiğini işaret ediyordu.
'Rus casusu' Amerikan başkanı!
Erdoğan,Beyazsaray’da, Amerikan kurulu düzeninin ana bekçi kurumları medyanın “Rus casusluğu” ile suçladığı bir Başkan ile görüştü!.. Trump’ın aklı ne kadar Türkiye ve bağlantısında Ortadoğu ile ilgiliydi, bilemeyiz.