Suriye’ye dönük günümüzün ana stratejik değerlendirmesini ilk cümleden yapalım: Ülkede ilan ateşkes sürecinde Rusya’nın ana ortağı, ABD değil, Türkiye’dir.
1. Erdoğan’ın G20 Zirvesi’nde Obama-Putin hattında gerçekleştirdiği mekik diplomasisi ateşkesin şu veya bu şekilde sağlanmasına yol açtı.
2. Suriye meşru muhalefetini artık, ABD değil, ordusu onlarla omuz omuza DAEŞ’e karşı savaşan Türkiye kontrol ediyor. Moskova Baas rejimini, Ankara ÖSO’yu ateşkes uymaya sağlayacak iki başkent.
Dünyadan akan son bilgiler, tüm başkentlerde giderek, ayakların suya erdiğini gösteriyor. Güvenilir mi, hayır, ama, 15 Temmuz direnişinin kahramanı Türk milletine dönük artan saygı, ülkeyi yöneten siyasi kadroya geniş bir manevra alanı yaratıyor, bunu iyi kullanmamız gerekiyor.
Dünya, milletin kararlılığını gördü. Üç yıldır bu ülkenin üzerinde oynanan oyunlar, bırakın diğerlerini, Avrupa’nın ana çekirdeğini oluşturan Almanya, Fransa veya İngiltere’ye yapılmış olsaydı, açık söylüyorum, hiç biri dayanamamıştı...
Merkel, kendi içindeki neo-con uzantısı lobilerin, yükselen (yükseltilen?) faşist hareketin baskısına rağmen Erdoğan’la çalışmakta kararlı...
Hollande, Türkiye’nin DAEŞ’le mücadelesinin bir numaralı destekçisi konumunda... Yarın, Fransız askerini Karkamış’ta veya Musul harekatında TSK’nın yanında görürseniz şaşırmayın!..