Eğer, İngiliz halkının Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma kararını bir, “Avrupa içi” hesaplaşma adımı olarak görür, üstelik bir de Türk-AB ilişkisini bu gelişmeye göre yeniden belirlemeye kalkarsak büyük yanılgı yaşarız. Konunun AB’nin ötesinde, şimdiden kendini gösteren “2030 yılı küresel paylaşım mücadelesiyle” bağlantısı var. 2030 yılı itibariyle yeniden yapılanacak dünya ekonomi sisteminin öncü dalgasını yaşıyoruz, asıl büyük fırtına 2020 yılında başlayacak...
Günlük tartışmalar akademik derinlik ve geleceğe dönük akılcı derinlik taşımıyor: Bu olayın devam sürecinde ne Birleşik Krallığa ne de AB’ye hiç bi’şey olmaz, gelişme Türkiye-AB müzakere sürecinde Ankara’ya ayrıcalıkla bir manevra alanı açmaz. Ama Türkiye bugünden “2030 sendromuna” hazırlanmaya başlarsa, AB dışındaki alanlarda geniş hareket şansı yakalayabilir.