Eğer, bu ülkenin “milli” ve “yerli” zemininde siyaseti sürdürmek, fikir üretmek şansını bir kez elinizden kaçırdıysanız, işiniz, emperyalist başkentlerden yapılan açıklamalara, o başkentlerde yayınlanan sözde yorumlara kalmış demektir. “Daily Telegraph Türkiye santajcı dedi”, “The Times otokrattan söz etti”, “Mr. Kirby de bunu söyledi” falan... Yetmeyince, Rus medyasında her gün üretilen yalanlara sırt dayama, İsrail gazetelerinden şaşkın muhalifin yüreğini soğutacak yorumlar... Arkadaş... Bu adamların bizimle meselesi var, buralarda “direnen ruhu” istemiyor, bu memleketin “kolay kontrol edilebilir, her denileni yapan” bir ülke olmasını istiyorlar... 2003 Irak işgali öncesinde Amerikalılarla yürütülen sıkı pazarlığın Washington’a yansıması “at pazarlığıydı” ve bu ülkenin medyası, George W. Bush denilen faşistin o sözlerinden yola çıkarak kendi siyasetçisini vurmayı tercih etmişti!.. Neymiş... The Daily Telegraph’a göre Türkiye, mülteci krizinde köşeye sıkışmış Avrupa ile pazarlık değil, şantaj yapıyormuş (!). Bunu da internet yayınında manşete çeken Gazi Mustafa Kemal’in anti-emperyalist ruhunun mirasını silen bir gazete... Cumhuriyet’ten söz ediyorum... Avrupa’nın Türkiye ile sorununu çözmek için attığı adımlardan, ülkelerinin 1.200 km’lik sınırındaki savaşın sıcak ateşini soğutma gayretlerinden rahatsızlar. Cesedi, Ege’nin sularından Bodrum sahiline vuran Aylan Kurdi ve onun gibi masum çocuklar umurlarında değil, dertleri “Avrupa nasıl olur da, Türkiye’yi muhatap alıp, bir masaya oturur ve anlaşmaya çalışır?..”