Çocuktuk, büyüklerimizin konuşmalarından büyük bir belanın içinden geçmekte olduğumuzu anlıyorduk. Soğuk Savaş, yüzünü önce 27 Mayıs “vesayet amaçlı” darbesiyle göstermiş, devamında da “nükleer savaş” denilen bir kavramla karşılaşmıştık. Takvimlerin 1962 yılın gösterdiği günlerde Türk halkı ilk kez, topraklarında Amerikan yapımı 15 adet nükleer başlıklı Jüpiter füzesi olduğunu öğreniyordu!..
Menderes hükümeti,1959’da iki önemli anlaşma imzalamıştı: Türkiye’yi Kıbrıs’ta “garantör” kılan 11 Şubat tarihli Zürih ve Amerikan nükleer füzelerinin Türk topraklarına yerleştirilmesini öngören 25 Ekim tarihli “gizli” Paris anlaşmaları.
Amerika, bu anlaşmalardan kısa bir süre sonra Menderes’in darbeyle yıkılmasına destek verdi, iki siyaset arkadaşıyla birlikte asılmasını ise seyretti!..
Babalarımızın ülkemizi bir nükleer savaşın hedefi haline getiren uygulamayı öğrenmesi için 1962 Küba Krizi’nin patlaması gerekiyordu. Sovyetler, Küba’ya yerleştirmek istediği nükleer füzelerin gerekçesine Türkiye’deki Jüpiter’leri taşıyınca ortalık karıştı.