Kitlenin beyninin arkasındaki duygulara seslenmek, sıradan politikacı açısından sonuç veren taktiktir. Duyguları öne çıkarırsanız, aslında, yaşamını “akılcı kararlar” ile düzenlemeye alışmış geniş insan topluluklarını “duygularıyla” karar vermeye yönlendirebilirsiniz...
Örnek: Suriyeliler’in “tümünün” tek bir kararla ve hızlı bir süreçte Türk vatandaşlığına alınmalarına karşı çıkmak bir tercihtir. Bu tercihi, SÖZCÜ gazetesinin yaptığı gibi ırkçı bir analizle, Suriyelileri “ötekileştirerek” ve “aşağılayarak” ortaya koymak farklı bir seçenektir. Kaldı ki, sözün sahipleri, kamuoyunda ilk anda ortaya çıkan “hepsi mi?” sorusunu net olarak yanıtlamış, bu ülkeye yatırımları ve eğitimleri ile büyük katkılar sağlayacak insanları diğer ülkelerin almasını önleyecek tedbirlerin alınacağı söylemişken bunu yapmak daha da büyük bir soru işaretidir.
Türkiye’nin, topraklarına sığınmış olan işadamı, akademisyen, bilim insanı, araştırmacı, sanatçı, yani, yaşamıyla içinde bulunduğu topluma önemli katma değerler kazandıracak insanları ülkesi ne olursa olsun vatandaşlığına alması doğru bir karardır. Bu tür bir kararı, “ırkçı” sloganlarla engellemek ise, bir insanlık suçudur.
Batı siyasetçisinin dayanılmaz hafifliği...