Türkiye’nin sınırındaki “tüm terörist unsurlara” karşı başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı’na iç kamuoyundan yüksek destek var. Marjinal bir kesim haricinde kimse, “bizin ne işimiz var Suriye topraklarında” demedi. Sınırdan yaşanılan sızmalar bu ülkeye çok kanlı bir yıl yaşattı, Gaziantep’te yaşanılan düğün katliamı bardağı taşıran son damla oldu. İyi planlanmış, başarılı süren bir harekat. Kamuoyunun dikkati üzerinde, ordusunun, önceden ilan edilmiş 95x45 km’lik alanı terörden temizlemesini, ÖSO ile birlikte fiili bir güvenlikli bölge oluşturmasını bekliyor.
Harekatı dünya da kabullenmiş görünüyor. TSK’nın her açıklamasında altını çizdiği gibi, Türkiye, uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkını kullanıyor, kimsenin toprağında gözümüz olmadığını Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM kürsüsünden tüm dünyaya duyurdu.
Suriye toprakları üzerindeki askeri varlığımız, Fırat Kalkanı Harekatı’nın önceden ilan edilmiş sınırları içinde kaldığı sürece, belli ki, yüksek basınçla karşılaşmayacağız ama bu ülkede vekalet savaşı yürüten iki devlet ABD ve Rusya’nın manevraları bizi, beklemediğimiz gelişmelere açık hale getirebilir, dikkatli olmak zorundayız.
Rakka-Musul küresel sorundur