Erdoğan-Aliyev’in Ankara’daki anlamlı kucaklaşması, dünyanın yeni rotasına karşı açık bir meydan okumadır!..
İki lider, Soğuk Savaş’ın sonlandığı günlerden bu yana yaşanılanlardan mutlu olmayan iki küresel gücün, dünyayı yeniden “iki kutuplu” yönetmekte sağladıkları mutabakatın muhtemel sonuçlarını görüyorlar.
Rus lider Putin’in tetiklediği, ABD Başkanı Obama’nın da işine gelen yeni bir “Yalta süreci” yaşıyoruz. 2.Dünya Savaşı sonunda Yalta’da bir araya gelen Stalin, Churchill ve Roosevelt’in şekillendirdiği “iki kutuplu dünya düzeni” bu kez, belli ki, iki sandalyeli bir pazarlıkla kurulacak...
Sovyetler Birliği’nin mirasını taşıyan Rusya, bunu aslında, 1992-1996 yılları arasındaki Yugoslavya Savaşı’nda Sırp kasap Slobodan Miloşeviç’i son ana kadar destekleyerek başarmaya çalışmıştı, ama, olmadı. Bir başka diktatör, Beşar Esed sayesinde, bunu başarmış görünüyor.
Belli ki, Putin için Şam durağı, yeni bir Yalta’ya uzanan yolun bir geçiş noktasıydı, geçti, şimdi masada, Amerikalı muhatabını bekliyor.
Önce saldıracak, sonra ateşkesi sağlayan olacaksın...
Dört ay önce, karşımızda, Kırım ilhakı ve Ukrayna’nın Donbas bölgesindeki fiili işgali nedeniyle dışlanmış, düşen petrol fiyatlarıyla, kendi kaderine terk edilmiş bir Rusya duruyordu.