Hayır, Türkiye ile DAEŞ petrolünü aynı kaba koyup, küresel algı operasyonuna kalkışmasından söz etmiyorum, zaten dünya bunu, yaşanılan sürecin “ufak kıtırlarından” saydı. Yalan politikası ile askeri güç sergileme hevesinin Ukrayna’da başlayıp Suriye ve Doğu Akdeniz’e kadar inmesi bugün dünyayı çok büyük bir savaş riskiyle karşı karşıya bıraktı, silahını kapan bizim buralara geldi, devamının ne olacağını da birlikte yaşayacağız.
Ukrayna’nın Rusya yanlısı eski cumhurbaşkanı Yanukoviç’in, Maydan protestoları sonrasında ülkeden kaçmak zorunda kalması, Rusya’nın sürekli yalana dayalı askeri serüveninin de başlangıcını oluşturdu. Ülkenin Luhansk ve Donetsk bölgelerinde patlak veren Rus milisler-Ukrayna ordusu çatışmasında Rusya, askerlerinin bu savaşta yer almadığını fakat Ukrayna’daki soydaşlarına gereken desteği verdiğini söyledi.(Ama, Türkiye’nin Suriye’deki soydaşlarına bomba yağdırmayı da tercih etti.)
Sonra... Rusya’ya ceset torbaları içinde Ukrayna’da ölmüş asker cenazeleri gelmeye başladı. Rus tankları, topçusu, füze bataryaları, kar maskeli komandolarının savaşın içinde yer aldığı belgelendi, aynı Rusya, bölgedeki askeri gücünü kullanarak Kırım’ı ilhak etti.
NATO yalanı tespit etti, Batı’lıya herşeyi yapabilirsin ama, diplomaside bir kez yalan söyledin mi, yandın...
ABD kuvvetleri bu nedenle, Baltık Cumhuriyetleri’ne, Polonya başta Doğu Avrupa ülkelerine indi, Türk F-16’ları Baltık hava sahasının savunmasında nöbete durdu.
Dünya, Rusya’nın askeri hedefleri doğrultusunda çok kolay yalan söylediğini, bir coğrafyaya yerleştikten sonra da çıkmaya niyeti olmadığını Ukrayna’da gördü...
Doğu Akdeniz: Patlama noktası...