Devlet Bahçeli,günü geldiğinde, milliyetçiliğin yüksek fedakarlıkla birleştiğini gösteren bir sembol olarak karşımızda duruyor. Vatanın özgürlüğü, devletin bekası tehlikeye düştüğünde bir milliyetçinin, kişisel ikbal arayışında olmayacağının canlı örneği olarak kararlı politikasını sürdürüyor. Günlük siyasi tartışmaların rutin sarmalının çok dışında bir tercih kullandı, bunu yalnız MHP’lilerin değil, Türkiye’nin çok iyi anlaması gerekiyor.
Alarm zili: 7 Haziran...
Türkiye, 16 Nisan referandumuna, 15 Temmuz hain darbe girişiminin devamında gidiyor gözüküyor, hayır, sürecin başlangıç tarihi 7 Haziran 2015 seçimidir. Bahçeli, yüzde 16.5 oy oranı ve 80 milletvekili ile çıktığı bu seçimin hemen akşamında yaptığı açıklamada tüm koalisyon seçeneklerine partisi açısından kapıları kapattı ve “erken seçim” çağrısı yaptı, neden? 7 Haziran, “siyaset dışı güçler” (medya-STK’lar), maskesi düşmüş FETÖ unsurları ve dış güçlerin doğrudan müdahale ettiği bir kampanya sürecinde yaşanmıştı. Bahçeli, o akşamki açıklamasında bu gerçeği şu sözlerle ifade ediyordu: Türk milleti vahşice kurgulanan dayatma ve aldatma mekanizmalarına rağmen hür iradesini sandıkta göstermiştir. Tüm siyasi partiler bu yeni tabloyu samimi ve dürüst bir şekilde okumalıdır.