İstanbul’un ortasında yaşanılan kanlı saldırı sonrasında, yetkililer başta, kimsenin parmağının arkasına saklanmasına gerek yok... Topluma vermemiz gereken ana mesaj, “kanları yerde kalmayacak” tabii ki olacak ama, 21’nci yüzyılın bu dönüm noktasında hepimizin, günlük yaşamımızı sarsan saldırılar karşısında bir gerçeği kabul etmemiz gerekiyor: Terörle birlikte yaşama ruh halini güçlendirmemiz gerekiyor.
Terörü kaynağında kurutmak, teröristi o kanlı eylemleri yapmadan etkisiz hale getirmek devletin işidir, demokrasilerde vatandaşlar, devletin bu görevi en üst düzeyde yerine getirmesini takip ederler. Ama, 19 teröristin bir araya gelip, uçakları kaçırarak New York’un orta yerindeki iki sembol gökdeleni yerle bir etmesinden sonra belli ki, hepimiz, farklı bir dünyanın insanları olduk ve artık, eskiye ait yaklaşımların da rafa kalktığı bir dönem yaşıyoruz...
Beyazsaray’da oturduğu son 4 yılı, tarihi başarısızlıklarla süsleyen(!) Obama’nın belki de tek başarısı, askerleri sınırların ötesinde terör bölgelerinde harekatlar düzenleyen bir ülkenin başkanı olarak sinirli/tepkisel/bencil arayışların içinde olmasıyla ünlü Amerikan kamuoyuna, “terörle sonuna kadar mücadele edeceğiz ama siz de, bu mücadele sürecinde onunla birlikte yaşamayı öğreneceksiniz” terapisini iyi uygulaması oldu...