Türkiye'nin referandum öncesi Barzani yönetimine gösterdiği tepki son derece haklıdır. Referandum sonrası buna devam etmesi de doğrudur. Ancak yaptırımların uygulamasında tereddüt edilmesi halinde prestij kaybına uğrama ve sözüne itibar edilmeme tehlikesi bulunmaktadır.
Geç gelen diyalog
Referandum konusu ciddileşinceye kadar Barzani yönetimine devlet muamelesi yapılması ve Irak Merkezi yönetiminin her alanda devre dışı bırakılmasının doğru olmadığı, iktidar dışındaki çevreler tarafından ifade edilmesine rağmen bu konuda ısrar edilmiş ve konunun bu duruma gelmesine büyük katkı sağlanmıştır.
Ancak alışık olduğumuz gibi bu konuda da yanlış yapıldığı, maalesef referandum gerçekleştirildikten sonra anlaşılmış ve "yanılmışız" denmiştir. Tabi olarak şimdi de bundan geri adım atmakta ve hataların telafisinde sıkıntı yaşanmaktadır.
Gecikmiş de olsa Türkiye, Irak yönetimiyle diyalog kurmuş ve Barzani'ye karşı girişilecek eylemlerde birlikte hareket edileceğini açıklamış, Irak yönetimin aldığı kararlara destek vermeye başlamıştır.
Yaptırımların gerçekleşme ihtimali
Bu konuda ilk adım, Irak yönetiminin de çağrısıyla Erbil'e olan uçuşların durdurulmasıyla atılarak uygulamaya geçildi.
Takiben Irak yönetimiyle petrol ticareti konusunda mutabakat sağlanarak ticaretin bundan sonra Irak yönetimiyle yapılacağı açıklandı. Bu durum, Barzani'yle yapılan anlaşmanın askıya alınması anlamına gelmekte. Ancak halen petrol akışı devam etmekte. Vana kapanmadı. Yabancı ülkelerle Barzani'nin petrol konusundaki anlaşmalarından dolayı bu konuda yeni bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç var.
Vananın kapanmasından Barzani'nin zarar göreceği muhakkak. Ancak Türkiye'nin buradan ucuz petrol ve nakil kirası almasından dolayı kaybı büyük olacak. Bu nedenle hükümet üyeleri arasında fikir birliği yok.