Türkiye, uzun bir süredir hem AB'nin hem de ABD'nin yaptırım tehditleriyle karşı karşıyadır. AB ve ABD'nin tehditlerden beklentisi, Türkiye'yi uluslararası hukuka dayalı hak ve menfaatlerinden, ülke güvenliğini sağlamaya yönelik girişimlerinden vazgeçirmeye zorlamaktır. Yaptırım tehditlerinin sebebi menfaat çatışmasıdır. Bunlar Türkiye'nin bölgesinde güçlü ve söz sahibi olmasını arzu etmemektedir.
AB'nin yaklaşımı
Özellikle Yunanistan, GKRY ve Fransa, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki tutumundan rahatsızdır. Kaynakların hakça paylaşılmasını değil, kendilerince gasp edilmesini istemekte, bu nedenle AB'yi kışkırtmaktadır.
Yunanistan kaynak gaspının yanında, Lozan ve Paris Anlaşmaları hilafına hareket ederek çıkar sağlamaya çalışmakta, AB ve ABD'yi arkasına alarak şımarıkça, geçimsizce ve diyalogdan uzak davranışlarına devam etmektedir.
AB zirvesi başkanı Michel, Türkiye'nin provokasyonlarına ve düşmanca söylemlerine devam ettiğini söylemiş, Oruç Reis gemisini, zirve öncesi yeniden geri çekmesini, "kedi-fare oyunu" olarak nitelendirerek talihsiz bir benzetmede de bulunmuştur.
AB yüksek temsilcisi ise, Türkiye'yle ilgili olumlu bir durum olmadığını ve görüşmelerde ilerleme sağlanamadığını belirtmiştir.