Prof. Dr. Sait Yılmaz, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda istihbarat görevlisi olan Cemal Kaşıkçı'nın kaybedilmesinden çok önce "Suudi Arabistan yıkılmak üzere..." başlıklı bir inceleme yazısı yazmıştı.
Yılmaz, Suudi Arabistan'ın Prens Salman'ın yönetime geçmesinden sonra yaşadığı iç hesaplaşmayı hatırlattıktan sonra özetle şu bilgileri vermişti:
* "S. Arabistan nüfusu 29 milyon civarında olup, bunun yüzde 20-25'i Şii'dir. İşsizlik yüzde 40 civarındadır, en az 5 milyon insan fakirdir. Nüfusun yüzde 80'inin evi yoktur. Petrol doları zengin bir ülkede para sadece kraliyet ailesine, onların müttefiklerine ve toplumun bazı kesimlerine gitmektedir. Altın plakalı Mercedes arabalarda yaşayan bir kesim aşırı zengin, diğer kesim ise aşırı yoksulluk içindedir. Eğitim seviyesi düşüktür ve kadınlar evden dışarı çıkmak, toplumun bir parçası olmak istemektedir.
*Suudi Arabistan'daki krallığı ayakta tutan üç ana unsur bulunmaktadır; ülkenin sahip olduğu büyük petrol rezervleri, devletin İslamcı inancını manipüle etmesi ve kraliyet ailesinin ABD ile olan ittifakı.
*Suudi hükümeti dini, bir meşruiyet aracı olarak kullanmaktadır. Mekke ve Medine gibi kutsal şehirleri kontrol altında tutması sebebiyle İslami görevlerini öne sürerek reformlara sırt çevirmekte diğer yandan köktendinci Vahabi din adamları ile ittifak kurmaktadır."
***