Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yaman, Ramazan ayında televizyon kanallarında yayınlanan iftar ve sahur programlarına ilişkin, "Din konusu basitçe işlenecek ve magazin boyutunda öylesine ele alınacak bir konu değildir. Faydalı programlar da var ama bazı programlarda sunucuların dini altyapıya sahip olmadığı, konu seçiminin ihtiyaç temelli olmadığı, verilen dini bilginin sağlıklı olmadığı, ayetlerin doğru anlamlandırılmadığı, uydurma hadislerin bolca kullanıldığı, Batıni aşırı yorumlara gidildiği, dini terimlerin doğru kullanılmadığı, halkımızın yüzyıllardır benimseyegeldiği İslam inanç ilkelerine uymayan sözlerin sarf edildiği, yani itikadi sapmaların olduğu ve yine yerleşik fıkıh yani dini yaşayış kültürümüze aykırı nevzuhur yaklaşımların sergilendiği de görülmektedir. Dinin kendisini ve hükümlerini ciddiyetle ve gerçekten ehliyetli kimselerle müzakere etme hepimizin görevidir." dedi.
***
Sorun sadece televizyon programları mı? Bu ülkenin camilerinde Cuma hutbeleri hükümetin siyasi tercihlerine göre değişmiyor mu? Açılım süreci boyunca, hutbelerde millî kimliği yıpratacak konuşmalar yapılmadı mı?
Ramazan'dayız. Neden zekât üzerinde yeteri kadar durulmuyor? Bakanlar, fakir evlerini ziyaret etmekle övünüyor. Oysa bu ülkenin zenginleri zekât vermiş olsalardı, ülkede tek bir fakir kalmazdı!
Hutbelerde devleti ve milleti soyanlar üzerinde niçin durulamıyor? "Yolsuzluk hırsızlık değildir" içtihadından sonra, yolsuzluktan bahseden bir vaiz duydunuz mu? Bu, Allah'tan korkmuyorlar ama iktidarın hışmından korkuyorlar demektir!
***