Eski Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov, BBC'ye yaptığı açıklamada, "Siz de dahil olmak üzere, eminim ki Batı basınına, Vladimir Putin'in itibarsızlaştırılması ve ondan kurtulmak için özel talimatlar verildi. Fiziksel olarak değil. Sadece kenara çekildiğinden emin olunması için. Ancak sonuç olarak, Putin'in buradaki popülerlik oranı yüzde 86'ya ulaştı. Bu yakında yüzde 120 olacak." dedi!
Gorbaçov, Sovyetler Birliği'nin kendi döneminde kansız bir şekilde dağıldığını aksi halde iç savaş tehlikesi bulunduğunu da belirtti.
***
Batı basınında sadece Putin değil, Tayyip Erdoğan'ın şahsında Türkiye itibarsızlaştırılmak isteniyor. Bu kampanyanın talimatla başladığını somut verilerle söyleyemeyiz ama özellikle NATO ülkelerinde basının hem kendi istihbarat servisleri hem de CIA tarafından yönlendirildiği, bizzat gazeteciler tarafından itiraf edilmiştir.
Alman gazeteci Udo Ulfkotte, "Satılmış Gazeteciler" adlı kitabında Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA'nın satın aldığı gazetecileri deşifre etmişti.
Udo Ulfkotte, iki yıl önce Yenişafak gazetesine, "CIA yanlısı kuruluşlardan Atlantic Bridge'in yıllıklarını açın ve Türk gazetecilerin isimlerini arayın. Son on yılın yıllıklarında tekrar eden isimler görürseniz onların CIA'nın dostları olduğunu anlayabilirsiniz!" demişti...
Udo Ulfkotte, kendisinin nasıl CIA'ya hizmet ettiğini anlatırken "Gerçekte kimse bana bir gazeteci olarak yaklaşıp resmi olarak CIA için çalışmamı teklif etmedi. Bana CIA için Alman Dış İstihbarat Servisi BND ve German Marshall Fund aracılığıyla yaklaşıldı. O zamanlarda tanıştığım ABD'lilerin 'arkadaş' olduğunu düşündüm. Ama daha sonra bu kişilerin CIA çalışanı olduğunu öğrendim. Bu 'arkadaşlar' çok zengin insanlardı ve bana 'hediyeler' almaya başladılar. Bir çeşit örümcek ağı gibi bir sistemin içine giriyorsun" diye ayrıntı da vermişti.
***
Türkiye'de yabancıların etkisi altında olan gazeteciler elbette vardır. Fakat, gazeteciler, aracı kurumlar üzerinden bilgilendirildiği için meselâ CIA irtibatı kuramazsınız! Aracılık yöntemi, terör örgütleri kurulurken ve siyasi partiler önemli kararlar verirken de kullanılıyor olsa gerek ki Türkiye'nin intiharı demek olan bir Anayasa değişikliği, gündeme getirilebiliyor!
Ve eş zamanlı olarak basının düğmesine basılıyor, belirli kavramlar; kurumlar ve kişilerin itibarsızlaştırması için harekete geçiriliyor. Meselâ yurt çapında Atatürk'e hakaret kampanyası başlatılıyor. Anıtkabir'e saygısızlık ediliyor! Meselâ parlamenter sistemi karalama, meselâ tabanda büyük bir direnç potansiyeli bulunan CHP'yi terörle özdeşleştirme gibi operasyonlar yapılıyor.
Türkiye'nin bölünmesine gidecek ve başkanlık sistemi diye, başkana yasama yetkisi veren yani padişahlık sunan, ucube bir dikta rejimi için gereken Anayasa değişikliğini, milliyetçi parti başkanının önerisiyle gündeme getirebiliyorlar!
Veya meselâ Türk Edebiyatı Vakfı gibi Ahmet Kabaklı ve Servet Kabaklı'nın mirası olan millî bir kurumda, Atatürk ve Cumhuriyet'e yönelik dayanaksız eleştirileriyle tanınan bir kişi konuşturulabiliyor!