Tayyip Erdoğan, AKP Genel Başkanı olarak, tam bir 12 Eylül 1980 öncesi MHP söylemi kullanıyor. Meselâ Eskişehir kongresinde Yunus Emre'den ilâhilerle başladı, "AK Parti olarak her ne kadar 17 yıllık bir hareket olsak da binlerce yıllık şanlı bir tarihin zengin bir medeniyetin temsilcileriyiz." diyerek "asırlar boyu, üç kıta, yedi iklimde hüküm sürmüş, dünyaya nizam vermiş bir ecdadın torunları olduklarını" söyledi.
Yani "Milletin davası"nı "AKP'nin davası" olarak göstermeye başladı.
***
"Kökü mazide, gözü atide olan bir geleneğin bugünkü temsilcileri" olduklarını dile getiren Erdoğan, bu hareketin köklerinin Hira Dağı'nda, Malazgirt, Söğüt, Dumlupınar, Sakarya ve Çanakkale'de olduğunu vurguladı.
Hani bir de "Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslümanız" dese, senaryoyu harfiyen tekrarlamış olacak!
Erdoğan, Şeyh Edebali'yi, Malazgirt meydanındaki Sultan Alparslan'ı, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi'yi, "Ya ben Bizans'ı alırım ya Bizans beni" diyen 21 yaşındaki Sultan Fatih'i AKP gemisine alarak "Biz Sultan 2. Abdülhamit Han'ın torunlarıyız. Biz, 'Ya istiklal ya ölüm' parolasıyla Anadolu'yu yedi düvele mezar eden yiğitlerin, milli mücadele kahramanlarının varisleriyiz. Biz, 'Millete efendilik yoktur, hizmetkârlık vardır' diyen Gazi Mustafa Kemal'in zihin yapısında olan bir zihniyeti temsil ediyoruz." diyor.