Tayyip Erdoğan, Ankarapark'ın açılışında, basınla ilgili evrensel kuralları umursamadan, CHP'nin "Hatay'da baraj yok" iddiasına cevap olarak, "Her şeyiyle televizyonlara talimatı verdim, bütün barajlarımızı yayınlayın" dedi.
"Televizyonlar, gazeteler siyasi talimatla yönetiliyor, köşe yazarları, genel yayın müdürleri, haber müdürleri, atamayla görevlendiriliyor. Üstelik bütün bu faaliyetler tek seçici tarafından yapılıyor" diyorduk da kimse üzerinde durmuyordu.
Hani Anayasa'nın 28'inci maddesinde "Basın hürdür sansür edilemez" ifadesi var ya şimdi Erdoğan, "Anayasa'da basına talimat verilemez diye yazmıyor…" diyebilir. Zira, televizyonlara, gazetelere talimat verdiğini itiraf eden bir kişi, basına talimat vermenin, basını sansür etmekten daha vahim olduğunu algılamıyor demektir.
Basının, gerçekten basın olabilmesi özgür olmasına bağlıdır. Talimatla yayın yapan ve gazete veya televizyon olduklarını iddia eden kuruluşlarda çalışanlara ne denilebilir?
"Memur" deseniz, memura hakaret olur! Zira, memur da kanunsuz emirleri yerine getirmek zorunda değildir. Yazılı emir istemek durumundadır. Konusu açıkça suç teşkil eden bir emir ise hiçbir şart altında yerine getirilemez. Talimatla çalışan kişi her meslekten olabilir ama, gazeteci olamaz! Zira gazetecinin işi, gerçeği ortaya çıkarmaktır. Talimat ise gerçeğin üzerini örter!
***