Başbakan Binali Yıldırım, "Kardak'ta 96'da yaşanan krizi bugüne taşımak, bununla ilgili bir faaliyet göstermek, yeni bir kriz oluşturmak, komşuluğa yakışmaz. Biz terörle mücadeleyle meşgulken komşularımızın bulanık suda balık avlama hevesine kapılması hiç yakışık almaz. Bunu da hoş karşılamayız. Ama buna benzer bir faaliyet eğer olursa, Türkiye olarak bizim her zaman tedbirimiz vardır. Hiç kimse endişe etmesin." deyince tam da bu konu ile ilgili önemli bir görüşü hatırlatmak gerektiğini düşündüm.
Uzun zamandan beri, Türkiye'nin en az iki cephede aynı anda savaşa hazır olması gerektiği uzmanlar tarafından söylenir...
Emekli tuğgeneral Nejat Eslen de "Türkiye, hem Irak ve Suriye üzerinden hem de kendisine ait adaların işgaliyle Batı'dan tehdit ediliyor. Dolayısıyla iki cephede savaşa hazır olmak gerekir. Yakın tarihte Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk gibi dış kaynaklı FETÖ operasyonları ile Türk Silahlı Kuvvetleri'ni çökertmeye çalıştılar. Yaptıkları tasfiye ile ordunun komuta kademelerine sızdılar ve 15 Temmuz 2016'da darbe girişiminde bulundular. Bütün bu saldırılar sonunda, Türk ordusunun iki cephede savaşabilme kabiliyetini ortadan kaldırmaya çalıştılar. Şimdiki savaşlarda özel kuvvetler önem kazanıyor. Çünkü şehir savaşları öne çıkıyor. Özel kuvvetler bir savaşa girdi mi muhtemel ikinci cephe için de yedek kuvvetler bulunması gerekir. Bakınız Yunan hücumbotu, Kardak kayalıkları önünde Türk Sahil Güvenlik botuna çarpabiliyor! Türkiye'ye ait adaları işgal edebilme cüreti gösterebiliyor"dedi.