Başkenti işgal edilmiş Osmanlı Devleti'nin yerine Ankara ve çevresine sıkıştırılıp yok edilmek istenen Türk Milleti'nin yeni bir başkent ve yeni bir devletle ortaya çıkabilmesi, bir Türk dâhisinin, dünya dengelerini ustalıkla kullanabilmesiyle mümkün olabildi.
Dünya dengelerini Çanakkale'de değiştiren de o Türk dâhisiydi. O dâhi, Çanakkale zaferiyle, Rus Çarlığını yıkmıştı. Yeni kurulan Sovyetler Birliği, Anadolu'dan askerlerini çekmişti. Türklüğün var olma savaşı, o dönemde Orta Asya Türklerinin yani Buhara ve Hive hanlıklarının halktan topladığı altınlar ve Hint Müslümanları denilen bugünkü Pakistan ve Bangladeş halklarının yardımları sayesinde başarıya ulaştı. Buhara ve Hive hanlıklarının yardımı, Sovyetler üzerinden ve silaha çevrilerek gönderildi ve savaş bu silahlarla yapılabildi... İkinci Dünya Savaşı'na kadar, Türkiye, Sovyetlerle dostluk ilkesine dayandı. Savaştan sonra Stalin, Yalta'da Türkiye'nin Amerikan nüfuz alanına alınmasını kabul etti. NATO süreci böyle başladı.
***
ABD-Sovyetler Birliği dengesi, Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla sona erdi. O tarihten sonra ABD, Türkiye'yi dışarıdan ve içeriden kuşatma eylemlerine girişti. Afganistan ve Irak'ın işgali, Çekiç Güç uygulaması ve Türkiye'yi yöneten kadrolar eliyle Irak'ın kuzeyinde temeli atılan "Orta İsrail" devletinin Suriye'de iç savaş tezgâhlanarak büyütülmesi, bu arada Libya'nın da aynı şekilde parçalanması gibi olaylar devam ederken, Putin liderliğinde toparlanan Rusya, Gürcistan, Suriye ve Ukrayna'ya müdahale ederek yeniden küresel oyuna dahil oldu. Ve Çin, ekonomik büyümesi ve "bir kuşak bir yol" projesiyle ABD'nin yerine küresel liderliğe soyundu.
ABD, bu gelişmelere karşı uzun süre direndi ama Trump'ın korumacılık programıyla kendi kurduğu liberal düzeni yıkmaya başladı.
***