Türkiye, "topyekûn bir saldırı" altında ama toplumun çoğunluğu bunun farkında değil. Bunun bir sebebi, saldırının önce medyadan başlamasıdır. Medyanın el değiştirmesi veya muhalefet etmese bile gerçekleri yazabilecek gazetelerin susturulması sonunda, halkın bilgilendirilmesi mümkün olmuyor.
"Topyekûn saldırı"yı biraz açayım. Türkiye, Akdeniz'den Hakkâri'ye kadar ABD'nin silahlandırdığı bir terör örgütü tarafından kuşatılmış durumdadır. Bu arada Ege'de 18 Türk adası 2004 yılından sonra Yunanistan tarafından işgal edilmiştir. Türkiye, siyasi iktidarın Suriye politikası sayesinde başlatılan bu kuşatmanın bir kısmını, askeri müdahaleyle ortadan kaldırmaya çalışırken, iç cephede de gerek iktidarın partizan ve ideolojik bir dil kullanması, gerekse, "millî ve yerli" olan ne varsa silmeye kalkışması çok büyük zaaf meydana getiriyor.
İlkokula başlayan 1.5 milyon Türk çocuğunu ahmaklaştırmak için bilimsel yöntemlerle hazırlanmış kitaplar okutulması, bu arada yediden yetmişe bütün halkın sağlığını bozmak için nişasta bazlı şeker kotalarının artırılması, pancar, buğday ve tütün ekiminin sınırlandırılması da birlikte düşünülürse, Türkiye'nin nasıl bir saldırıyla karşı karşıya olduğu daha iyi anlaşılabilir.