Seçim sürecinde iki üslup dikkat çekiyor. Biri Tayyip Erdoğan diğeri ise Ekrem İmamoğlu üslubu...
Erdoğan'ın üslubu malum... Rakip ittifakı, Kandil'den, Pensilvanya'dan yönetilmekle, terör örgütlerinden talimat almakla suçluyor. Daha önce de "Referandumda hayır diyenler, bölücü terör örgütlerine destek verenlerdir. Hayır diyenler Kandil ile Pensilvanya ile birlikte haşrolunacaktır" demişti.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Denizli'de halka hitaben "Erdoğan, size terörist diyor" deyince Erdoğan, "Ben oy verenlere terörist demedim" diyerek durumu telafi etmeye çalışırken daha büyük bir hata yaptı; Akşener'i hapse atmakla tehdit etti. Böylece, Türkiye'de yargı bağımsızlığının ne halde olduğunu da göstermiş oldu.
Erdoğan hapse atıldığında, ailesine sahip çıkan tek kişi Meral Akşener idi! Erdoğan'ın böyle bir hatayı neden yaptığı anlaşılamadı! Öyle ya bu tehdit, sonuçta Erdoğan'a zarar verir!
Sahi, "Erdoğan ne yapmak, nereye varmak istemektedir?"
Ekrem İmamoğlu ise siyasetin olumlu bir dille de yapılabileceğini gösterircesine, hatta ders verircesine, kendisini cami yıkmakla, Makarios'un heykelini dikmekle suçlayanları dahi ikna etti. Erdoğan da Makarios iddiasını bir defa kullandı ama İmamoğlu onu da ikna etti. Kimseyi suçlamadan projelerini anlatıyor. Bu üslup sadece İstanbul'da değil, bütün Türkiye'de takdir ediliyor. Çünkü Türkiye, saldırgan üsluptan, rakibini düşmanlaştırarak oyları çantada tutmak taktiğinden yoruldu artık. Bu üslubun Türkiye'ye zarar verdiği görülmeye başlandı.