İlk gençlik yıllarım Antakya'da geçti. 1975 yılında Cumhuriyet Caddesi'nin o zaman için sonuna yakın bir sokakta, domates, biber, patlıcan da yetiştirdiğimiz, 17 ağacı ve bir tulumbası olan bahçe içindeki bir evde oturuyorduk. Bizim sokaktan iki kilometre ötede bir köy vardı. Köylüler, gün ağarınca, eşeklerine yükledikleri sebzeleri satmaya gelirlerdi. Ortaokul son sınıftaydım. Evimiz, caddeye 10 metre mesafedeydi.
Bir gün caddeden hızla geçen pikap türü askeri araçlar gördüm. Çevredeki büyüklere sordum; araçların terörist cesedi taşıdıklarını söylediler. Araçların geçişi sırasında yolun iki tarafındaki komşular, askerleri selâmlıyordu. Askerler, hemen arkamızda bulunan Amanos dağlarındaki çatışmadan geliyordu. Bir gün içinde 14 ceset taşındı! Polis olan babama işten gelince ona sordum. Konuyla ilgili geniş bilgi verdi. Hatay'ın anavatana katılması için Atatürk'ün hasta haliyle nasıl çalıştığını anlattı ve Suriye ile Batılı ülkelerin bundan büyük rahatsızlık duyduğunu, teröristleri onların beslediğini söyledi. Yani Hatay'a yönelik terörist saldırılar, henüz PKK kurulmadan ve Suriye'ye yerleşmeden başlamıştı.