Nedense Tayyip Erdoğan’ın aklına her seçim öncesi, “kefen” geliyor. Hatta mezarın boyutlarından da bahsediyor.
Erdoğan dün de “Biz bu yola çıkarken kefenimizi giydik, öyle çıktık, öyle de yürüyoruz” dedi.
2012 yılında, danışmanı Yiğit Bulut, “Tayyip Erdoğan eğer ’Ben kefenimi giydim de buraya geldim’ demeseydi, bu işlerin hiç biri yapılamazdı. Ben Tayyip Erdoğan’ı kefeniyle gördüm, nasıl gördüm biliyor musunuz? Libya’da gördüm. Nerde gördüm? Necef’te gördüm, Irak’ta, Lübnan’da gördüm. Kefenini giymiş dolaşıyordu” diye konuşmuştu.
Oysa Tayyip Bey’in politikaları sayesinde bu ülkelerde ve Suriye’de yüz binlerce Müslüman gerçekten kefen giydi!
Yiğit Bulut, Tayyip Erdoğan siyaseti ile nasıl mücadele edilebileceğinin sırrını da bu konuşması sırasında şöyle vermişti:
“-Bir kişi ” Ben kefenimi giyip geldim “ demeseydi bugün faiz yüzde 8 olmazdı, Ergenekon operasyonları yapılamazdı, Türkiye’deki mafya yapılanması çökmezdi. Geldi ve ” Ben kefenimi giyip geldim kardeşim. Sen de kefenini giyip, geldiysen gel. Her kimsen. Faiz lobisi misin, yerleşik düzen misin, Ergenekon yapısı mısın, yerleşik medya mısın? “ dedi. Ve bu düzen değişmeye başladı. Bugüne kadar kefenini giyme cesareti gösteremeyen başbakanlar yüzünden biz bu ıstırapları çektik.”
Sır, kefen giyecek cesareti göstermektir. Veya Nazım Hikmet’in diliyle, kellesinin içindeki için kellesini vermektir.