ABD Başkanlığına seçilen Donald Trump, "Hakkında hiçbir şey bilmediğimiz yabancı rejimleri devirme yarışına son verip terörü, IŞİD'i yenmeye odaklanmamız gerek. Bu amaçları paylaşan her ülke ABD'nin ortağı sayılacak. Eski dostluklarımızı güçlendirip yeni dostluklar kurmak istiyoruz. Tarihten aldığımız dersle istikrar sağlamak istiyoruz. Artık bu yıkıcı dış müdahale politikalarına ve kaosa son verilmeli." dedi.
Trump, seçim kampanyası sırasında da Başkan Barack Obama'yı "IŞİD'in kurucusu", Demokrat Parti'nin adayı rakibi Hillary Clinton'ı da "IŞİD'in kurucu ortağı" diye suçlamıştı.
Trump, bu sözlerinden sonra sert eleştirilere de aldırmamış ve Obama ile Clinton'ı "IŞİD'in en değerli oyuncuları" diye göstermişti!
***
ABD'nin yabancı rejimleri devirme girişimlerini, aslında herkes bilir ama söylemez. Kazara söyleyenler çıkarsa onlar da komplo teorisyenliği ile suçlanarak etkisizleştirilmek istenir. Fakat şimdi ABD'nin başka ülkelerde rejim değiştirme operasyonları yaptığını, ABD Başkanı söylüyor. Yoksa o da mı komplo teorisyeni!
Konu ile ilgili hiçbir araştırma çabasına girmeden, bütün verileri toplayıp değerlendirme yapmadan her rejim değişikliğini "bölgesel dinamikler"le izah edenler gerçekte sahtekârdır. Çünkü herkes bilir ki bölgesel veya yerel dinamikler kullanılmadan zaten bu tür hareketler başarıya ulaşamaz. Burada dış dinamikleri gözden uzak tutma çabası vardır; sahtekârlık işte budur. Gerçeklerin üzerini örtmek, aynı zamanda karşılığı ödenen bir istihbarat faaliyetidir, dolayısıyla, gazetecilik mesleğine de vatana da ihanettir!
***
Abdullah Ağar ise askerlik mesleğiyle gazeteciliği birleştirerek, uzmanlık alanında bir fark oluşturdu.
Şimdi diyor ki "2011 Mart'ında baş gösteren kitlesel hareketler 'Suriye İç Savaşı'nı tetiklerken, ABD'nin Irak'ta gerçekleştirdiği 8 yıllık 'Doğrusal İşgal' senenin sonlarında bitiyor, ülke 'terör ve vekaletler savaşı' evresine giriyor, Türkiye'de ise 'Çözüm Süreci' başlıyordu. Artık bundan sonrası 'Doğrusal Olmayan Savaş' ve 'Kavramsal İşgal'in uygulama yıllarıdır. Orta Doğu'nun kendi içindeki kırılganlıklarıyla düşmanlıklarıyla, din, toprak ve menfaat baronlarıyla çanak tuttuğu egemenlere ait, bizimle doğrudan ilgili bu dizaynın nasıl olduğunu, olacağını gelecek yıllar, bize gösterecektir. Tabii görmek ve anlamak isteyenlere..."