AKP iktidarı, hayırcıları teröristlerle özdeş gösterip ötekileştirmeye çalıştı ama kendi seçmeninden bile tepki aldı. Zira AKP seçmeninin büyük çoğunluğu, aslında "istikrar"a oy veriyordu. Düşman yaratmak ise istikrarı, huzur ve güven ortamını bozmak demektir. AKP'ye oy veren vatandaş, huzur ve güven ortamının bozulduğunu görerek tavrını belli etti. Binali Bey "düşman yaratmak" eyleminden vazgeçer gibi oldu ama Tayyip Bey, bu defa hayırcılarla, "15 Temmuz'da halkın üzerine bomba yağdıranları" eşleştirdi.
AKP'li yerel yöneticilerden biri, "hayır çıkarsa iç savaşa hazır olun" dedi, bir diğeri 16 Nisan'dan sonra ne yapacaklarını tabancayla atış yaparak gösterdi. Halk arasında korku ortamı yaratmak için belediye otobüslerinde "Nisan'a kadar ulan sonunuz! Osmanlı gelecek hepinizi kılıçtan geçirecek" diyenler bile var.
***
Bu yöntemlerin fayda getirmediğini biliyorlar ama umutsuzca tehditlere devam ediyorlar. Böyle bir ortamda Türkiye'de tasarladıkları dönüşümü gerçekleştirmek için dışarıdan bir pas aldılar. Almanya, Tayyip Erdoğan'ın miting yapmasına izin vermedi. Erdoğan, durumu Nazi dönemine benzetince ilişkiler gerginleşti. Böylece referandum öncesinde, evetçileri de hayırcıları da ister istemez birleştiren bir konu bulunmuş oldu. Fakat Almanya, Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı imiş, Türk turizmini Almanlar ayakta tutuyormuş, bunlar hiç gözetilmeden, lüzumsuz tartışmalar yapılıyor.