Falih Rıfkı, sonra sözü Atatürk'e getirerek şunları yazar (Köşeli parantez içi açıklamalar bana ait):
"Atatürk din işlerini dünya işlerinden ayırdı. Fakat dinin cemiyetin en derin köklerine kadar işliyen bir gerçek olduğunu bildiğinden, Diyanet işleri Reisliğini devlet kadrosunda tuttu. Diyanet İşleri Reisi rahmetli Rifat [Börekçi] Hoca en sevdiği adamlardan biri idi.
Atatürk din terbiyesi meselesini bir nizamına bağlamak niyetinden hiç vazgeçmemiştir. O, İslâmiyete yok yere, haksız yere 'mâni-i terakki' [ilerlemeye engel] iftirasını yapıştıran taassubun, Türk milletinin kurtuluşunu bir asır geciktiren şeriatçiliğin düşmanı idi. Arkadaşları arasında beş vakitlerini kılanlar, oruç tutanlar vardı. Ramazan ayında bir oruçlu hükümet adamı ile işi olduğu vakit, saati düşünür, '-Kendisini rahatsız etmeyelim' derdi. İnönü'nün de din bağlanışlarına ne kadar saygı gösterdiğini etrafında bulunanlar bilir. Bir kaç defa söylemişimdir: Benim eşim kendi kızına yeni yazı ile çıkmış bir ilmihal kitabından benim evimde din dersi verdirmiştir. [Falih Rıfkı'nın bahsettiği üvey kızı Mîna Urgan (1915-2000) olmalı. Bir dönem çok gürültü koparan "Bir Dinozorun Anıları" kitabının yazarı Prof. Dr. Mîna Urgan'ın öz babası ise Fecriâti şairlerinden Tahsin Nahit (1888-1919) idi.]