Millet, milliyet deyince sanki "ırkçılık" yapılıyor. Komünist kalıntılar, onların ağızlarına bakan siyasî İslâmcılar, eyyamcılar, ülkeden ülke çıkarmak isteyen dilimciler, emperyalistlerin maşaları, el ele, kol kola, beden bedene saldırıya geçiyorlar. Bir ülkede yaşadıkları için ister istemez, o ülkeyi yıkmak istemediklerini de göstermek ihtiyacı duyuyorlar; "vatanseverlik" kavramı ardına sığınıyorlar. Sonra aslî unsura vurdukça vuruyorlar. Prof. Dr. Fuat Keyman, "vatanseverlik mi, milliyetçilik mi?" sorusuna cevap ararken, bunlardan etkilenmediğini söyleyemez!
"Vatan" derken, "devlet"le birlikte düşünmeliyiz. Buna girmiyorlar. "Vatan" derken "asabiyet"le de birlikte düşünmeliyiz... Buna da girmiyorlar. Kafalarında, "milliyetçi" sıfatıyla adını resmîleştirmiş bir parti ve türevleri var. "Parti" bazında düşünüp "parti" bazında yorum getiriyorlar. Ne alâkası var!
Hangi zihniyetin milliyetçiliğe karşı olduğuna bir örnek malûm isim M. Bekaroğlu'dur. Bu kişi, "Sağ ol sayın Keyman; ben aynen yazdığınız gibiyim, sıkı bir vatansever ama milliyetçi değil..." diye tivit atmış. Onu, daha öğretim üyesiyken Van'da, üniversitede, bölücülüğün de konuşulduğu bir toplantıda dinlemiş ve hükmümü vermiştim.
Prof. Dr. Baran Dural'ın değerlendirmesinin son bölümü:
"Yani bir düşündüğümüzde bizzat George W. Bush döneminde 2001 yılında çıkarılan ABD'de güvenlik kılıfı altında yurttaşların hak ve özgürlüklerini ciddi tehdit eden, hatta varlığıyla liberalizmin siyasal ve bireysel özgürlükçü yanını ortadan kaldırdığı öne sürülen yasanın adı, Patriot Act (Yurtseverlik /Vatanperverlik) yasasıydı. Şimdi madem milliyetçilik 'kaka' yurtseverlik 'cici' olan terimdi o zaman buradaki yasa, sırf içinde Patriot(ism) kelimesi geçtiği için kutsanacak mıdır? Bugün vatanperver olmamakla beraber marazi şekilde milliyetçi davranmakla suçlanan Trump, Patriot Act'den sonra çıkarılan tüm insan hak ve özgürlüklerin sonunu temsil eden yasaların bir sonucuysa, bunda milliyetçiliğin günahı ne?
Dolayısıyla bu çok değerli tartışma elbet milliyetçi aydınların zahmet etmezler de konuya girerlerse faydalı bir noktaya taşınabilecek bir teorik zemine oturuyor. Burada dünyayla barışık, gerektiğinde normal şartlarda kendisiyle çelişir gözüken ittifaklara vatanın selameti için girebilen, kısaca dünyalı bir milliyetçiliğin küresel tehdidin karşısına konulmasıdır ki ben de eserlerimde yıllardır aynı kuramı savunuyorum. Sırf inat uğruna Erol Güngör'ün nitelemesiyle marazi bir şekilde geçmişe tutunup kalan ya da geçmişte yaşayan bir bitpazarı milliyetçiliği mi yoksa insan hak/ hürriyetlerine saygılı, evrensel hukukun değerlerine bağlı, mücadeleci ve çağdaş bir milliyetçilik mi? Tartışmanın özü ve tözü bu olmalıdır. Aksi takdirde olumsuzlamak isteyen için milliyetçilikle vatanperverlik yer değiştirse de Keyman'ın kullandığı gibi kalsa da netice değişmez. Türkiye'de her iki milliyetçiliği de savunan siyasal gruplar var ve bu grupları birbirinden ayıran zorlama adlandırmalar değil, söz konusu kadroların ürettikleri iştir. Yoksa elbette milliyetçi olmadan vatanperver olunabilir ve milliyetçilik tutuculaşırsa vatanperverliğe aykırı sonuçlar doğabilir."