Güvenlik güçlerimizin mücadele azmini kıramazsınız. Sizin yüzünüzden askerimiz, polisimiz şehit düşüyor.
Ahmet Davutoğlu, PKK'ya göz kırpıyor, "Silahlarınızı alın gidin çözüm sürecine dönelim!" diyor.
"Çözüm/Çözülme" döneminde, millî hassasiyet taşıyan herkes sizi ikaz etti: "PKK silâhı bırakmaz. Tavizleriniz, etnikçilikte sınır tanımayan tavrınız, adamları şımartır. Verdiklerinizi kazanılmış hak görür, daha, daha isterler. Bunun sonu bölünmeye varır." dedi ama siz ne yaptınız?
PKK'ya teslim oldunuz... Şehirlerde hendekler kazıldı, duvarlar örüldü, tüneller oyuldu. Önceki gün gördük televizyon kanallarında... Adamlar o kadar rahatlardı ki güle oynaya bomba hazırlıyorlar, üstelik Ankara'yla dalga geçiyorlardı.
Başından beri yazdım. PKK'nın silâha sarılışı aptallıktı. Ak Parti gibi bir hükûmet bulmuşlar; zihniyetleri aynı. Biri İslâmcılık adına etnikçi, diğeri Marxizm adına, "Türk" adını silmede birbirlerinden farkları yok. Sağ-sol liberaller, Marxistlerin hemen bütün grupları kol kola... Sevr'i hortlatmak isteyen emperyal güçler yanınızda... Bundan daha elverişli zemin mi olur?
İki taraf da hatada bir biriyle yarıştılar.
Cemil! Zaten mektepte de hatalı hareket ederdiniz. Hatırlıyor musun ilk kavgayı Cemil?! O kavgadan sonra birkaç kavga daha oldu, mektebe bir daha giremediniz. Kapıya dayanıp dayanıp gittiniz. O zaman seni tanımadım ama şimdi yeğenini milletvekili seçtirdiğin Kemal Pir'den biliyorum. Sen de onunla hep beraber olduğunu söylemiştin. Bazen Farabî amfisinin önüne kadar geldiniz ama öteye geçemediniz.