"Yaşar Kemal'in komünistliği, elbette duygudan, hevesten, adalet özleminden ileri geliyordu. Daha ötesi için zaten eğitimi, kültürü yeterli değildi."Bu sözler Y. Kemal'in en yakın dostlarından Aydemir Balkan'a ait. Önceden bahsetmiştim... A. Balkan "Tanıdığım Eşsiz İnsanlar-Atatürk, Nâzım Hikmet, Yaşar Kemal ve Diğerleri" kitabında birbirlerine aykırı insanları anlatır. (Tarihçi Kitapevi). A. Balkan'ın M. Kemal Atatürk ve N. Hikmet Ran'a hayranlığı, "Gök mavisi gözleri çakmak çakmak... Altın sarısı saçları öyle bir savrulurdu ki..." modunda... Türkeş de 27 Mayıs 1960 Darbesi'nden beri yakın dostu. Klasik CHP'li olmasına rağmen, Millî Birlik Komitesi içinde 14'lerle beraber. Türkeş'i de uzun uzun anlatır ve ona toz kondurmaz. Yaşar Kemal'i sevmekle beraber kıyısıyla tenkit eder.Önceki gün bahsettim... Hürriyet Pazar eki ekibinin organizesiyle en iyi 100 Türk romanı seçilmiş güya! Başa Yaşar Kemal'in "İnce Memed"i konmuş. Seçenler, her zamanki gibi sol'dan çarklı!UNESCO'da önemli vazifeler yüklenmiş Aydemir Balkan'ın kitabından devam edelim:"Tilda [Y. Kemal'in karısı], yakınları ve Paris'teki çevresi sayesinde İnce Memed'i Fransızcaya çevirip bastırmayı başarmıştı. Kitap, Türkiye'den ilk defa gelen bir sesti. Coşkun, duygulu bir eşkıyanın öyküsü... Haklı olarak çok rağbet gördü. Ondan sonra Yaşar'ı ne zaman görsek, 'Nobel'i aldım... Alıyorum... Adaylar arasına girdim...' diyordu. Bu hikâye birkaç yıl sürdü. Ama Nobel'i almak için güzel bir eser vermek kâfi değildi. Nobel, her şeyden önce politik kriterlerle verilen bir ödüldü."İlk Kültür Bakanı, Prof. Dr. Talât Sait Halman da "Yahudi" Saul Bellow, 1976'da edebiyat ödülünü aldığında, Milliyet Sanat'ta sanırım, ödülün politik olduğunu, Bellow, Yahudi olduğu için avantaj sağladığını "cesaretle" yazmıştı. T. S. Halman, o sıra ABD'de yaşıyordu.Aydemir Balkan'ı okumaya devam edelim:"Nerede hapiste, sürgünde bir sanatçı varsa, bir iki de güzel eser vermişse, Nobel adayları arasına giriyor ve bazen de ödülü alıyordu. Tilda ve çevresinin bu gibi gerekçelerle Yaşar'a öğütler verdikleri düşünülebilir. Yaşar'ın Kürt ve Kürtçülük davasına soyunması bundan sonra başladı. Bu konuda demeçler veriyor, uluorta konuşuyordu. Ayperi, onu hiç affetmedi. Çünkü işin iç yüzünü iyi biliyordu. Bana yazdığı bir mektupta 'Göğüceli yanlış ata oynadı, hâlbuki Orhan Pamuk daha zeki, daha iyi bilgisi var. Bak, o Ermeni konusunu tutturdu, başaracak!' diyordu. Kardeşim haklıydı. Kürt konusu önemliydi ama Ermenilerin Avrupa ve Amerika'daki lobisi çok daha kuvvetliydi. Yahudilerden sonra onlar geliyordu. Lobi değil, düpedüz mafya... (...) Orhan Pamuk, fırsat buldukça ya da bir mikrofon karşısına geçince 'İki milyon Ermeni...' diye başlıyordu. / Orhan Pamuk Nobel'e layık değil miydi? Elbette layıktı. Ama bu ödülü almak için bu manevralar, bu ince hesaplar ona yakışmıyordu. (...) Orhan Pamuk'un Nobel'i alması, Yaşar Kemal için elbette büyük bir darbe oldu."A. Balkan'ın Ayperi dediği, kardeşi. Yaşar Kemal ona sırılsıklam âşıkmış.Edebiyatçıların da söyleyecekleri var. Bir gün daha devam edeceğiz.