Baştan sona Vali'nin konuşmasını dinledim. Böyle bir vali!... Övdü övdü, "mübarek" mertebesine çıkardı:
"… Nihayetinde istemeseler de muhtar bile olmaz dedikleri adam gün geldi başbakan oldu. O zaman da kendisini bir şekilde alaşağı ederiz, dediler. Tabi bu arada milletin lideri Erdoğan bir taraftan yollar yapıyor bir taraftan ekonomiyi düzeltti, bir taraftan yedi düvelle savaşıyor. Hatta Davos'ta onlara onların diliyle cevap verdi. Van minüt dedi. Van minüt ne demek. Bir dakika demek. Dur gardaşım dur! Senin öyle alaşağı ettiğin insan yok artık karşında. Burda Osmanlı torunu var Osmanlı!..."
Neden yerin dibine battım, biliyor musunuz? İnsan sevdiğini, tuttuğunu över. Bir şey diyemeyiz. Zat-ı Muhterem'i "ilâh" mertebesine çıkaranları, Peygamberimizle eş tutanları da gördük. Ama o Türkiye Cumhuriyeti'nin valisi.
1- Bu kadar basit bir konuşma yapmamalıydı. R. T. Erdoğan'ı övmek için söylediklerini kastetmiyorum. Üslûbunun basitliğini, gereksizliğini kastediyorum. Onun anlattıklarını "Saray" fanatikleri her fırsatta anlatıyorlar, basit olaylardan kahraman çıkarıyorlar.