Suriye'de aşiretler toplanıp toplanıp dağılıyorlar. Önceki gün Azez'de 600 aşiret lideri bir araya gelmiş/getirilmiş. Birlikte hareket edeceklermiş. İçlerinde Türkmen, Kürt, Arap aşiretleri varmış.
Türkmenler kayıtsız, şartsız, itirazsız Türkiye'ye bağlılar. Kürt aşiretlerini de Türkiye dışında düşünemiyorum. Zamanında Kuzey Irak'ta kendim gözledim: Halk, Barzanîlerin, Talabanîlerin, sapkın ideolojilerin pençesinden kurtulabilseler hemen Türkiye'ye yönelecekler.
(Ekrem Mantık'ı rahmetle anmak istiyorum. Barzanîlerin Erbil valisiydi. Bombalı saldırıda hayatını yitirdi. Kendisiyle, makamında, samimî bir sohbetimiz olmuştu. Barzanî'nin yardımcısı Sami Abdurrahman'la da konuşmuştum. Ama Ekrem Mantık'ı ondan ayırıyorum.)
Arap aşiretlerinin birçoğunun Türkiye'yi istemeyeceğini söyleyemeyiz.
Aşiretçilik, İslâmda tefriktir, ayrılıktır, husumettir. Nerede böyle gruplaşma varsa bilin ki, İslâmdan sapma da vardır. İslâm aşiretlere İslâm yeteri kadar anlatılamamış. Kur'ân yeteri kadar idrak edilememiş ki, aşiret taassubu sürüp gitmekte...
Ha cemaatçilik/tarikatçılık, ha aşiretçilik. Ancak... Kabile zihniyeti var olduğuna göre nasıl "fayda"ya dönüştürebileceğimize, aralarındaki kalın sınırları nasıl incelteceğimize kafa yormamız gerekir. Belli ki, Ankara kafa yoruyor. Kaç defa bu aşiret liderlerini gerek Ankara'da, gerek, İstanbul'da, gerek Şanlıurfa'da, gerek Suriye'de toplandık... Ama kellim kellim lâ yenfa!