Reisine ölümüne bağlı Mehmet Metiner, "Ak Parti kapatılmalı ve yeniden kurulmalıdır." demeye gelen sözler etti. Herkes "Ne demek istiyor bu arkadaş?" diye soran gözlerle baktı. Sözleri çok açık değil mi:
"AK Parti de artık ömrünü tamamladı. Yenilenmiş bir AK Parti'ye değil yeni bir AK Parti'ye acilen ihtiyaç var."(Röp.: Mehmet Özmen, Yeni Akit, 14 Ağustos 2019).
Ak Parti içinde birtakım yozlaşmalardan uzun zamandır şikâyetçi olan ve üstelik "en yandaş" gazetede, "En Reisçi benim." diyerek iç tenkitlerin sınırlarını zorlayan Mehmet Metiner, şöyle bir düşünürsek "çürümüşlüğü" açığa vuruyor. Metiner, hastalığı teşhis ettiği hâlde, parti yönetiminden "ciddî" bir açıklama duymadık.
Metiner, "akıllı" bir yol takip ediyor. İçindeki fırtınayı başka bir şekilde dışa vuruyor. Bu seçimde aday gösterilmedi. Kırgınlığı olmadığını söyleyemeyiz. Ne derece "intikam" diyebiliriz, ama, "Reisimi yedirmem!" haykırışıyla, tenkidini alabildiğine sıralıyor. "Reis sevgisi" had safhada görüldüğü için, kimse "Neden bu kadar aşırıya gidiyorsun. Açık açık tenkit etme; kol kırılır yen içinde kalır." diyemiyor. "(Mehmet kardeşim bu sözlerime yanlış demezsin herhâlde!)
Ak Parti'yi asıl bitirecek olan "Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemi" dedikleri, hakikaten "ucube" sistemdir. Hem cumhurbaşkanı olacaksın hem parti başkanı olacaksın ve sadece partini düşüneceksin. "Cumhurun" (=halkın) başkanı sıfatını taşıdığın hâlde, hiç olmayacak yerde, "Bay Kemal..." diye söze başlayacak, kendi partinin dışındakilere ağzına geleni söyleyeceksin, Halk bunları görüyor ve gerekli ikazı yapıyor.
İstanbul gitti... Hem de 800 bin oy farkıyla. Önceki 13 bin oy farkına razı gelselerdi, yine bir umutları olurdu. Seçimi tekrarlamada ısrarları, hâkimleri yönlendirmeleri, kendi topuklarına sıkma değil de nedir! İstanbul gibi bir ilin kaybı, şu bilinsin, Türkiye'nin kaybıdır. İstanbul, Türkiye'nin mecmuudur (toplamıdır). Saray ve çevresi 800 bini ağızlarına bile alamıyordur. Onlar için iç acıtıcı bir rakam.