Halkımızın "Hayır"da ısrarlı olduğunu asıl ne zaman anladım biliyor musunuz... Meral Akşener'in Çanakkale'de 11 Şubat'ta toplantı yaptığı otelde, otel sahibinin "muktedir"den çekindiği için elektriği kestiği, ama inadına toplantının yapıldığı gün. Salonu ve koridorları dolduran birkaç bin kişi yürekten "80 milyon kere hayır!" diye haykırıyordu... Salon büyümüş büyümüş bir Türkiye olmuş, Çanakkale Boğazı'nda "Tek Adam"ın "Gurkalarına" geçit vermemek için âdeta set kurmuştu. Çok toplantı, çok miting takip ettim, bu kadar yürekten haykırıldığını görmedim. (Bunları yazmıştım.)Referandumda neticenin hileyle alındığı yazılıp söyleniyor. Hile yapılmasaydı, Yüksek Seçim Kurulu'na müdahale edilmezdi. (Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçen salı CHP'nin grup toplantısında YSK hâkimleri için söylediklerine katılmayan var mı?! Korku dağları bekliyor!)Zat-ı Muhterem "Atı alan Üsküdar'ı geçti", "Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye!" deyimleriyle neler yapıldığını ve bundan sonra nelerin yapılacağını çok açık anlatmıştır."Yandaş" kalemler, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu üzerinden hesaplaşıyorlar. Ve bir de Ak Partililerin ahlâkî iflaslarını tartışıyorlar.Abdullah Gül, birkaç sefer yazdım, Ak Parti içinde R. T. Erdoğan'a zemin hazırlamış, onu genel başkanlığa, başbakanlığa, cumhurbaşkanlığına götüren taşları bir bir döşemiştir. Ak Parti'nin nasıl teşekkül ettiğini incelerseniz görürsünüz. Herhâlde "Cumhurbaşkanlığı ile taçlandırdık. Daha ötesi ne olabilir ki..." denmiş ve onun bir tarafa itilmesi "münasip" görülmüştür. Öyle ki, ne olur ne olmaz, partiye gelir başımıza iş açar, yolumuza takoz koyar diyerek, Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrılmasına bir gün kala AKP kongreye götürülmüş, A. Davutoğlu genel başkan seçtirilmiştir.