Şuuraltında yatanlar bir bir şuur üstüne çıkıyor. "Hilafet" için zemin yoklamanın ötesine geçtiler. Ayasofya açıldı, sıra "Hilafet"te diyorlar.
Birilerinin hilâfetiyle Kur'ânî hilafetin hiçbir surette bağdaşık olmadığı görülecektir. Bu meseleye geleceğim ama önce "Türk"ü silme planı üzerinde duracağız.
Yine nüksetti... Dertleri "Türk"le.
Cumhuriyet gazetesinde HDP'nin eski eş başı Selahattin Demirtaş'la yapılan röportajda, adam Anayasa'nın 66. maddesinin kaldırılmasını istemişti. (Bir "İslâmcı" Selahaddin var. O da PKK uzantısı gibi "Türk" deyince burnundan solur.)
Gazetenin yazarı, Halk TV'de de program yapan Enver Aysever, eski eş baş "Türk"ü silmek için ne söylediyse sıralamıştı.
Bu Selahattin geçmişte "Türk bayrağının adı değişsin, devlet bayrağı olsun" demişti. Buna en çok sevinen, Saray'ın tayyaresinde özel koltuk sahibi, gözde "yandaş" gazeteci Hilâl K. nam hanım idi. Birçok defa bu sütunda adı geçti. Dikkat ederseniz, haberlerde mahkeme kesinleşmeden mücrimlerin adı ya isimlerin baş harfleriyle ya da isim ve soyadının baş harfleriyle yazılır, söylenir. Türk'ün bayrağının adı değişsin diyen benim nazarımda bir "mücrim"dir; o cürüm işlemiştir.