1999'da, PKK'nın başı Abdullah Öcalan'ın muhakeme edildiği İmralı'daki duruşmalarda "İstem" kelimesiyle karşılaştım. İmralı'daki Konuk'ta şu notu düşmüştüm:
"Mahkeme Başkanı, kâtibe kararları yazdırırken: 'Gereği düşünüldü' diyor ve sonra ekliyor: 'İstem gibi'. / Tutanaklara baktım... 'İstem gibi'den sonra iki nokta üst üste konuyor ve sonra karar yazdırılıyor. 'İstem gibi' ne anlama geliyor? Gereği var mı? Anlayamadım... Hukukî bir terim olsa dahi bir mana ifade etmelidir."
Geçen gün felsefeyle ilgili bir makalede "güç istemi" ve "güç istenci" sözleri karşıma çıktı. Makalede, bir kaç satır sonra "güç iradesi" de kullanıldığı için "istenç"i "irade" olarak anladım. "İstem" için TDK sözlüğüne baktım. "1. İsim Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, talep, arzu, 2. Tüketicinin piyasadan mal çekmesi, 3. ruh bilimi irade veya isteğin eylem durumunda belirmesi." açıklamaları yer alıyor.
"İstem" karşılığı üçüncü şıkta "ruh bilimi" notundaki açıklama, sizce yeterli mi? Neyi ifade ettiği belirsiz.
"Talep" ve "arzu"; dipdiri, capcanlı... "İstem"le niçin kafa karıştırılıyor?!
Uydurmacılık bir illet, bir sari hastalık. Bu hastalığa tutulan vazgeçemiyor. Bana bir ara not gelmişti... Okuyucu yazılarımdaki Arapçadan, Farsçadan girmiş, Türkçenin esası olmuş kelimelerin uydurulmuş karşılığını yazmış ve neden bunları kullanmadığımı sormuştu. Yine bir konferansta, konuşan tanınmış bir kişiye sonra biri not vermişti. "Konuşmanızda şu şu Arapça ve Farsçadan gelmiş kelimeleri kullandınız. Türkçeleri ise şunlar." diye... Olacak şey değil!