R. T. Erdoğan, eğitimde köklü reformu çok önceden düşünmese, bitme noktasına gelmiş hazırlık yapmasa, "reform"dan bahsetmezdi. Mustafa Kemal, Millî Mücadele'nin ortasında Ankara'da Maarif Kongresi'ni (16-21 Temmuz 1921), daha Lozan görüşmeleri başlamadan İzmir'de İktisat Kongresi'ni topladı (17 Şubat-4 Mart 1923); önce "eğitim", sonra "mide" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından anladığımıza göre, M. Kemal dönemini bütünüyle masaya yatırıyor:
"Ülke ve millet olarak kendimizi kontrolsüz bir batılılaşma fırtınası içinde bulduk. Aklı hür, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirilmek üzere çıkılan yolun Batı taklitçiliğine dönüşmüş olması en büyük kayıptır."
Meseleyi M. Kemal'e getirmeden de anlatabilir, herkesi bir noktaya toplayabilirdi. Kendileri İbn Haldun Üniversitesi'nde konuşuyor. Acaba İbn Haldun'dan ne okumuştur ve ne anlamıştır? İbn Haldun üzerine çalıştım. 299 dipnot düştüm. Anlamak, yorumlamak öyle kolay değil. Reis Bey kestirmeden gidiyor:
"…Batı dünyası tıptan sosyolojiye kadar pek çok alanda ilhamını bizim köklerimizden almıştır. Buna karşılık biz kendi köklerimizi tamamen unutarak veya dışlayarak onun türevlerini esas kabul etmek suretiyle iki asırdır kendimize yol ve yön bulmaya çalışıyoruz. Bir başka ifadeyle fikrî bir buhranın içinde çırpınıyoruz."
M. Kemal dönemini masaya yatırdığına göre, kendisini en güçlü dönemde görüyor, demektir. Veya şöyle de diyebiliriz: Siz istediğiniz kadar çırpının, ben her vaziyette iktidarım. Ve gençliğimden beri hayal ettiklerimi hayata geçireceğim.