Türk Yurdu dergisinin Türk fikir hayatımızda ayrı bir yeri vardır. Arada burada bahsederim. Ve ısrarla, 1911 yılından beri çıkan derginin 1928'de yeni yazıya geçene kadarki sayılarını Latin harflerine aktardığımızı belirtirim. (Aktardığımız üç ayrı dergi daha var.)
Türk Yurdu bir fikir hazinesidir. Kabul etmeyenler de edenler de bu derginin sayfalarını karıştırmak mecburiyetindedir.
Türk Yurdu'nun mart sayısının kapağında "Sayı 379" yazıyor. Ancak bu sayı 31 yıla tekabül ediyor. İçeride ise "7. Devre, C. 39 (71) 379 (740), 108. Yıl" gösteriyor. Başlangıcından beri 740 sayı çıktığı anlaşılmış oluyor. Türk fikir hayatının en uzun ömürlü dergisidir Türk Yurdu.
Derginin tarihine girecek değilim. Son iki sayısında başlayan tartışmaya işaret etmek istiyorum.
Tartışmayı şubat sayısında Prof. Dr. A. Baran Dural başlatıyor, mart sayısında Dr. Fahri Atasoy devam ettiriyor. (Fahri Atasoy, aynı zamanda derginin genel yayın müdürü.) Tartışma Ziya Gökalp-Yusuf Akçura ekseninde... (Derginin kurucusu Yusuf Akçura'dır.)
Baran Dural'ın "Gökalp-Akçura Dikotomisi (Zıtlığı) Üzerinden Türk Düşünce Tarihinde 'Karıştır-Barıştırcı' Zihniyetin İflası" başlıklı makalesinde "Başta din bakışları olmak üzere, laiklikten pozitivizme, milliyetçilik teorilerinden iktisadi görüşlerine Gökalp'te biraz Akçura, Akçura'da bir-iki doz Gökalp bulma çabaları tamamıyla beyhudedir. Ölüm şekli, buhranları/ gel- gitleri itibarıyla inanç sistemindeki ikircim açığa vurmuş bir düşünürden ziyade dinsel yönü parlatılmış bir Gökalp yahut hayatının son dönemlerinde görece muhafazakâr bir Yusuf Akçura yaratma çabaları, o yazarların gerçek görüşlerinin değil; kötü birer görüngülerini (simulakr) yansıtır sadece." diyor.