İmam hatip okulları deyince yüreği titreyen Prof. Dr. Hayrettin Karaman, iştiyakla şu satırları -kusura bakmasın biraz âmiyâne olacak- döktürüyor:
"Sapı bizim ormandan olan bir balta da İmam Hatip okullarını kesmişti (başarısız olduklarını sevinerek yazmıştı), ama bizi asıl üzen ve çocuklarımızın şevkini kıran yazılar ve konuşmalar bizim mahallenin gafillerinden vaki oluyor.
İmam Hatip okulları yalnızca 'cami imam ve hatibi' yetiştirmek üzere çalışmıyor; bu okullar bizim medeniyetimizin ve kültürümüzün okulları olmayı hedeflemiştir. Bu okullardan mezun olan çocuklarımız her nerede bulunur ve hangi işi yaparlarsa yapsınlar Müslümanca yapmalarını, çağımızda İslam'ı temsil etmelerini istiyoruz. Cumhurbaşkanımız'ın değerli destekleri ve ilgili dairenin fedâkâr genel müdürü ve ekibi ile İmam Hatip okullarına hizmet eden sivil toplum kuruluşları sayesinde bu okullar gelişerek büyüyor ve hedefine doğru ilerliyor. Bugün artık bir tip İmam Hatip okulu değil, amaca göre çeşitlendirilmiş birden fazla okul çeşidine ve programına sahibiz." (Hayrettin Karaman, "Gelelim İmam Hatip Okullarına", Yenişafak, 27 Nisan 2018).
Hayrettin Karaman'ın bu anlattıklarından dolayı imam hatiplerin yaygınlaşmasına, bütün mektepleri imam hatip yapma hedefine karşıyım.
"Bizim orman/Bizim mahalle" ne demek?! Kendilerinden olsa dahi tenkidi asla içlerine sindiremiyorlar. Tenkitçi peşin mahkûm ediliyor.
Katar'da, bir imam hatipli kızımız Arapçadan birinci seçilmiş, bundan övgüyle bahsediyor Hocamız. Sözü getirip R. T. Erdoğan'a bağlıyor: "Ödül töreninden sonra Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın görüntülü telefon bağlantısı yoluyla münazara ekibini tebrik etmesi onlar için ayrı bir sevinç ve onur kaynağı olmuştur."