İnsanlar zorlamalara karşı hassastır ve inanmadığı, bilmediği bir şeylerin empozesine direnir. Bu direnç hiç beklenmedik anda patlar.
Hoşnutsuzlukları lehlerine çevirmek isteyen dış müdahaleciler elbette vardır. Sureti haktan görünürler; "direnç"i patlama noktasına gelmiş kitleleri içten içe kışkırtırlar.
Halkın iradesi karşısında hiçbir gücün duramayacağının bilinmesi gerekir. "Şartlanmışlar" ile "ferasetliler" arasındaki fark burada ortaya çıkıyor.
İran, rejimi, halka rağmen bu rejimi ne kadar sürdürebilir? Eğer ABD ve İsrail müdahil olmasalar, rejimi biz değiştireceğiz havasına girmeseler, halk kendi yolunu bulur.
İnsanlar ülkelerine zarar vermedikten, başkasının hürriyet sınırına tecavüz etmedikten sonra, kimse kimsenin hâl ve hareketlerine sınır getiremez.
İran Rejimi kendi dinî inancını "mezhep" bazında yaymak hedefinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Suriye'de ve Yemen'de müdahaleci, Lübnan'da bir kesim üzerinde nüfuz sahibi. Körfez ülkelerine ve hatta Suudî Arabistan'ın belli bölgesine kol uzatıyor. Bu "gözetme", halkından alıp propagandaya ayırma, dış müdahalelerde harcama nereye kadar?