Devasa meselelerle karşı karşıyayız. Didişmemeliyiz, dayanışmalıyız ve dayanışarak "yedi düvel"e dayanmalıyız. Birbirimizle köprüleri atar, yüz yüze bakamayacak hâle gelirsek, "akbabalar"ın işini kolaylaştırırız.
Artık iflasımızdan bahsediliyor. Osmanlı'nın çöküşünün bir başlangıcı "Düyunu Umumiye", bir başlangıcı da azınlıkların kışkırtılmasıdır.
Biz "Kudüs" derken, bir dönüp bakmışız, iflasımız bile ilân edilmiş. Bir şey dillendirilmeye başlanmışsa, mutlaka bir sebebi vardır.
Makro ekonomist ve finans tarihçisi Russell Napier, İsviçre gazetelerinden Neue Zürcher Zeitung'ta çıkan mülakatında, Türkiye'yle ilgili "felâket senaryosu" yazıyor.
Russell Napier yabancı, mülâkat verdiği gazete de yabancı. Türkiye için saptırıcı konuşabilir mi? Mülâkatın çevirisini baştan sona okudum. Mantıkî sözler ediyor. Ekonomistlerin bu mülâkatı analiz etmeleri lâzım. Adam; hükûmet edenler, acaba üzerime gelirler mi, mülâkat verdiğim gazeteyi kapattırırlar veya "yandaş"a satın aldırabilirler mi, beni işsiz bıraktırırlar mı, endişesi taşımadan açık açık görüntümüzü söylüyor.
Bütün yatırımcılar, Türkiye ile bağlantılı çevreler bu mülâkatı okuyor. Onlar için bir hazır rapor sunmuş oluyor Russell Napier.