Gence yine balistik füzeyle vuruldu. Binalar yerle bir oldu. Kadınlar öldü, çocuklar öldü... Aile yadigârları gitti. Ne zaman enkaz görsem ne zaman bir yavrunun oyuncak bebeğini, hele gelinlikli bebeğini görsem, içim burkulur, gözlerim dolar.
Türkiye'de, Ermeni kilisesinden ayrı, sol liberallerle aynı çizgide yürüyen grubun yönetimindeki Agos gazetesine göz attım. Agos'un bir özelliği, Ermenistan'dan da haber alabilmeleri. Dünkü haberde şöyle bir ifade var:
"Ermenistan Savunma Bakanlığı Basın Sözcüsü Şuşan Stepanyan, 'Azerbaycan askeri-sivil liderliğinin açıklamalarına yanıt: Ermenistan Cumhuriyeti topraklarından ya da Ermenistan Silahlı Güçleri tarafından Azerbaycan'a yönelik ateş açılmamıştır" açıklamasında bulundu. / Ermenistan bugün sabah saatlerinde Karabağ'ın Stepanakert [Hankendi] şehrinin top ateşine tutulduğunu ve bir sivilin hayatını kaybettiğini açıkladı."
Agos deyince müteveffa Hrant Dink'i anmamak olmaz. Gazete, Hrant'ın Karabağ hakkındaki 8 Ekim 2004 günü çıkan "Bıktıran Tekrarlar" yazısını vermiş. Yazının özü şu: "Karabağ sorunu Kafkasya'nın geleceğini tehdit eden ve karşılıklı uzlaşmayla bir an önce çözülmesi gereken ciddi ve tarihsel bir sorundur. / Bu çözüm içinde halkların bağımsızlık talepleri, güvenlik sorunları ve müktesep hakları kesinlikle gözetilmeli, bölgeden göçettirilmiş olanlar yurtlarına dönebilmeli ve barış içinde yaşamanın koşulları yaratılmalıdır. / Böylesi bir çözüm için uluslararası girişimler, başta Minsk Grubu olmak üzere, çaba sürdürmektedir, Türkiye'nin de bu çaba içinde yer alması önemlidir."
Hrant burada Ermenistan, Azerbaycan topraklarından çıkmalıdır, demiyor. Bağımsızlıktan bahsediyor. Tek farklı söylediği Türkiye'nin görüşmelere dâhil edilmesi.
Türkiye'de Türk'e tavrı olan bazı Ermeni kuruluşların, yayın organlarının olduğunu bilmeliyiz. Özü Türk, beyni satılmış "Hepimiz Ermeni'yiz" grubu da onlarla birlikte hareket ediyor. Türk'e karşı bir bildiri imzaya açtılar.