Bir arkadaş, bir günlüğüne Edirne'ye gidiyor. Sabah otobüsle gidiyor, akşam minibüsle dönüyor.
Selimiye'de namazını kılıyor. Gelmişken, Edirne'nin meşhur ciğer kebabının tadına bakmak istiyor. Selimiye Camisi'nin aşağı tarafında, çarşıda bir sokakta yan yana dizilmiş ciğercilerden birine giriyor. Akşam üzeri dönecek. Edirne otogarında indiğinde dönüş için İstanbul'a şehir içine giren minibüslerin olduğunu öğreniyor. Bilet satıcısı hanım, arkadaşı, şehir içinden alıp İstanbul'da metrobüsün başlangıç durağına bırakabileceklerini söylüyor.
Arkadaş verilecek hizmetten memnun. Akşam sözleşilen yere 10 dakika gecikmeyle minibüs geliyor. Konforlu sayılabilecek, 8-9 kişilik bir minibüs. Beş yolcu daha gelecekmiş. İleride duruyor. 20 dakika bekliyorlar ama yolcular gelmiyor. Şoför söylene söylene, dört yolcuyla İstanbul'a yöneliyor. Araba kullandığı hâlde, bir elinde telefon, tam yarım saat, yazıhane görevlisiyle tartışıyor.