PKK bildiricileri ya akıllarını yitirmişler ya da kasıtlılar. 1128 akademisyenin imzaladığı bildiriden bahsediyorum yine.
Metni kaç defa burada verdik. İçinde, "fikir hürriyeti" için bu bildiriyi imzalamışlar, diyeceğim bir kelime bulamadım. Hatta metni, okumuşsunuzdur, burada, örnek gösterdikleri 1984'te dikta rejimine verilen 3 bin dolayında kişinin imza attığı "Aydınlar Dilekçesi"yle karşılaştırdım, benzer bir cümle dahi bulamadım. Üstelik "Aydınlar Dilekçesi" "Biz Türk aydınları..." diye başlıyor.
1128 akademisyene (sonra bu rakam artmış.) "Türk" dedirtemezsiniz. Böyle bir metni imzalayan, etnikçi=ırkçıdır ve "Türk"ü dar bir alana hapsetmiştir, kendisi Türk olsa bile -ki imzacıların yüzde 90'ı da öyledir- Türk'ün düşmanıdır.
Allah'ım! Neden hiçbir ülkede olmayan, bizde var?! Neden aşırı solcusu, etnikçisi, İslâmcısı "Türk" deyince kılcallarına kadar titrer, dişleri kenetlenir, öfkeden gözleri belirir?! Neden ey Allah'ım?! Neden?! İnanın cevabını bulamadım!
Eski Sovyetler'in etkisi mi? "1944 Irkçılık-Turancılık" davası mı? Nedir. Çin ve Sovyet Rus komünist rejimleri, "Türk" deyince, "Turancı" anlamışlar ve sanki Türkiye'den atlara binip Türkistan bozkırlarına yelbir yelbir gideceğiz, Sovyetleri dağıtacağız, Çin'i darmadağın edeceğiz! (İster inanın ister inanmayın; Türkiye'de Ülkücü Mücadele'nin Sovyetlerin dağılmasındaki rolü tartışılmış ve tartışılıyor!)
Sovyetlerin ve Çin'in Türk komünistlerine ilk telkini "Türk"ü silin, olmuştur. Biz 12 Eylül öncesinde mücadelenin göbeğindeydik ve asıl tartışmamız "Turan"dı ve hâliyle "Türk"te düğümleniyordu. Şimdi de komünist maşalarla ülkeye hâkim olamayanlar, etnisite mikrobunu içimize saldılar ve çok insanı zehirlediler. İşte PKK bildirisini imzalayan zehirlenmiş akademisyenler...