Yüksek Seçim Kurulu, 16 Nisan 2017 Rejim Değiştirme Referandumu'nda kanun izin vermediği hâlde, tarihî bir hataya imza attı; mühürsüz oy pusulalarını ve zarflarını kabul etti -ki, 3 milyona yakındı- şimdi, zamanında askıya çıkarılmış, itiraz edilmiş, görüşülmüş, hüküm verilmiş listeler için, sandık kurulları için hatalıymış der, yeniden seçim kararı alırsa kendisini inkâr etmiş olur.
Referandumun yıl dönümünde, Ak Partililer, bir defa daha, ellerinde bavullarla YSK'nın kapısına dayandılar. Kötü bir metafor. Çok insanı zamanında mağdur eden, ölümlere sebep olan "kumpas"ın temsili bavul, seçimde ortaya çıktı.
Bavulun bir menfi temsili de, Nobel Edebiyat Ödülü'nü alabilmek için, "Evet, bunu herkes yapmalı. Burada 30 bin Kürt'ü öldürdüler. Ve bir milyon Ermeni. Ve neredeyse hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. O hâlde ben yapıyorum. Ve bu yüzden benden nefret ediyorlar." diyen malûm adam. İsveç'te, ödül töreninde, babasını da pis emellerine âlet etmiş, bavulunda bulduklarını anlatmıştı.
Bavulun halkın nazarında böyle çok iğrenç, çok üzücü bir imajı var.
Herkes yazdı, ben de tekrar edeyim. YSK'nın hemen hemen şimdiki aynı üyeleri, 2014'te Iğdır için: "Kesinleşmiş seçmen kütüklerindeki yolsuzluklara dayanılarak mazbatanın veya seçimin iptali istenemez." demişlerdir.
R. T. Erdoğan çok açık konuşmuştur: