Aşağıdaki mektup beni kıyasıya tenkit ediyor. Biliyorsunuz, samimiyetle yazılmış mektupları, ne kadar tenkidî olursa olsun yayınlarım.e-postayı gönderen bir öğretim üyesi. Hukuk dalında kitapları da var. Netameli günlerdeyiz... Adını vermeyeceğim. Mektupta bahsettiği isimleri de baş harfleriyle vereceğim."Arslan Bey merhaba,AKP'yi eleştirirken ortaya koyduğunuz nesnelliği, ideolojik olarak taraf bulunduğunuz konularda gösteremiyor olmanız beni üzüyor. 12 Eylül öncesinde Marksist militanlar Filistin gibi otorite boşluğunun ya da uygun zeminin bulunduğu diyarlarda eğitiliyordu. Peki, komandolar nerelerde kimler (gladyo olabilir mi?) tarafından eğitiliyorlardı; çapraz ateş etmeyi (Abdi İpekçi suikastında olduğu gibi) nerede öğrenmişlerdi? Kuvayi Milliye bir halk teşkilatlanmasıydı ve gazeteci yazarlara yani kalem tutanlara veya Devletin savcılarına suikast yapmamışlardır. Sizin 'halk teşkilatlanması' diye sunduğunuz grupların eylemlerinden bazılarına dönemin Ülkü Ocakları başkanları dahi sahip çıkmadılar. Ama eylemleri yapanlar ülkücü olarak tanınıyordu. Örneğin TİP mensubu 7 öğrencinin eterle bayıltıldıktan sonra kafalarına ateş edilerek öldürülmeleri bir halk teşkilatlanması örneği olabilir mi?