Türk milliyetçiliği, milattan öncesine, Mete'nin torunu Çi-Çi Han'a kadar gider.
Araştırıcılar, Çi-Çi Han'ın, "Tarihte milliyetçiliği devlet siyasetinde temel yapan ilk devlet adamı" olduğu hükmüne varmışlardır.
Burada, Çinliler sağ olsun, diyeceğim! Hepsini onların yazdıklarından öğreniyoruz. Ziya Gökalp çok güzel tarif etmiş: Türk yapar, Çin yazar!
Burada bir ismi daha anacağım: Mehmet Gül. 2008'de rahmet-i Rahman'a kavuştu. Lise yıllarından beri Çi-Çi Han'ı dilinden düşürmezdi. 12 Eylül öncesinde, o hareketli yıllarda, kitlelere konuşurken, "Çi-Çi Han der ki..." diye söze başlardı.
Çi-Çi Han M. Ö. 56-35 yılları arasında hakanlık etmiştir. Kardeşi Çinlilere boyun eğerken, o "Asla boyun eğmeyeceğiz!" demiştir:
"Hunlar cesareti ve kuvveti takdir ederler. Bağımlı olmak ve kölelik onlara en adi bir şey olarak gelir. At sırtında savaşmak ve mücadele etmek süratiyle devlet kuruldu. Kavimler arasında kuvvet ve otorite kazanıldı. Yiğit cengâverler ölünceye kadar savaşmalı ki, varlığımızı devam ettirebilelim. Şimdi iki kardeş, taht için mücadele etmektedir. Sonunda ya büyüğü ya küçüğü devlete sahip olacaktır. Gerçi şimdi, Çin bizden daha güçlüdür; fakat (bu durumda bile) Hun ülkesini ilhak edemez! Niçin kendimizi Çin'e bağımlı kılalım? Atalarımızın devletini Çinlilere devredelim? Bu, ölmüş atalarımıza büyük hakaret olur. Böylece, komşu devletler arasında gülünç duruma düşeriz. Evet, bu suretle (Çin'e bağlanmak) sükûnet tekrar tesis edilebilse bile, kavimler arasında yeniden üstünlüğümüzü elde edebilir miyiz? Biz ölsek de kahramanlığımızın şöhreti artacak. Oğullarımız ve torunlarımız daima devletin hâkimi olacaklar" (Prof. Dr. Abdülkadir Donuk, "İlk Türk Milliyetçisi Çi-Çi Tanhu", Türk Dünyası Tarih Dergisi, S. 3, 1987, s. 44-45).