R. T. Erdoğan'ın "kuvvetler ayrılığı" yorumu evlere şenlik. Zat-ı Muhterem, "Kuvvetler ayrılığı prensibi, demokrasinin ve cumhuriyetin temelidir." diyor, ardından yasama yürütme ve yargı prensibinin her ülkede farklı hayata geçirildiğini söylüyor: "Her toplum ve devlet, kuvvetler ayrılığı ilkesini, kendi serencamına uygun şekilde hayata geçirmektedir. Dolayısıyla, dünyada tek ve değişmez bir kuvvetler ayrılığı, demokrasi, cumhuriyet, hukuk devleti uygulamasından bahsedilemez."
Medenî ülkelerde değişmez prensip yasama, yürütme ve yargının birbirinin etki alanın dışında olmasıdır. Prensipler elbette birbirine dokunur, birleşir, ayrılır ama hepsi belli kanunlar çerçevesinde.
Bizde, Zat-ı Muhterem ne derse o. Zaten bu tür açıklamalarının bir sebebi var o da, kendisine yasamayı, yürütmeyi, yargıyı elinde toplayan "Tek Adam" denmesi!
Parlamentoda göstermelik birtakım kanun tasarıları kavga döğüş görüşülüyor. "Al sana kanun!" deniliyor. Asıl kanunlar cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bir çırpıda hayata geçiriliyor. Mahkeme yolu da kapalı. Anayasa'ya bariz bir aykırılık görülürse ancak yüksek mahkemeye gidebiliyorsunuz. Gitseniz ne olacak... Üyelerin hemen hepsinin tayini Zat-ı Muhterem'in uhdesinde.
R. T. Erdoğan, ABD örneğini veriyor: "ABD'de seçimle gelen başkan yardımcısı, aynı zamanda Senato'nun ve Kongre'nin de başkanıdır. Anayasa Mahkemesi'nin tüm üyeleri, başkan tarafından atanmaktadır. ABD'de bu durum, yürütmenin yasama organı üzerindeki tahakkümü, bir başka ifadeyle kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı bir durum olarak anlaşılmamaktadır."
İngiltere için de Kraliçe'nin "Halkın iradesi olan halk oylaması sonuçlarının uygulanmasını sağlamak üzere, Başbakan'ın teklifi üzerine, parlamentoyu bir ay süreyle askıya aldığı"nı söylüyor.